A New Paradigme: Tom Holland for Prada

Hiçbir şey doğrusal değildir. Ne kurallar, ne roller, ne de maskülenite.. Tek bir soruyla yepyeni bir hikaye başlayabilir: “Ya başka bir yol varsa?” Prada, yeni maskülen parfümü Paradigme ile bu enerjiyi yakalıyor; komünitesini  ifade, yaratıcılık ve bağ kurmanın alternatif yollarını hayal etmeye davet ediyor. Bu soru içerisinde sade görünen ama cesur bir çağrı barındıran bir netlik sunuyor: Daha önce hiç kimsenin yapmadığı gibi kendi yolunu çizmek.

Tom Holland’ın yüzü olduğu Paradigme, Oscar ödüllü yönetmen Thomas Vinterberg’in merceğinden hayat buluyor. İkili, Holland’ın yokuşlara koştuğu, yemekler paylaştığı, çocukluk anılarına döndüğü bir kolaj yaratıyor; yeniden yaşarken aynı anda sürekli evriliyorlar. Tüm bunların merkezinde o soru var. Merak ve samimiyetle tanımlanan işleriyle Vinterberg anlatıyı açıklığa yönlendiriyor. Kendi hikâyesinin yaratıcısı olan Holland ise Prada’nın davetini bedenleştiriyor: Kendi paradigmanı yarat.

Tom Holland ile sohbet samimileşirken kampanyanın ardındaki incelikleri birlikte keşfetmeye davetlisiniz.

Prada Paradigme projesinde seni ilk cezbeden neydi? Seninle nasıl örtüştü?

TH:  En çok “Ya başka bir yol varsa?” fikri bana yankı uyandırdı. Gençler olarak, her gün hızla değişen bir dünyada yaşıyoruz ve başka bir yol varsa ne olurdu düşüncesi, yeni ve farklı zorlukların üstesinden gelmemiz için harika bir yol. Daha iyiye hizmet ettiği sürece değişimin iyi olduğunu hatırlatıyor.

Prada, marka olarak çok net bir kimliğe sahip. Senin için Prada’yı kişisel olarak özel kılan nedir ve bu değerleri Paradigme’de nasıl görüyorsun?

TH: Yıllardır Prada ile çalışıyorum ve kırmızı halılarda da sık sık Prada tercih ediyorum.  Genellikle beni tedirgin eden bir ortamda, Prada her zaman bana güven veriyor. Prada Paradigme’yi ilk keşfettiğimde de aynı hissi anında yaşadım.

Prada Paradigme kullanmak sende hangi duyguları ya da hisleri uyandırıyor?

TH: İlginç olan, tek bir şeye indirgenememesi. Sıcak, odunsu bir tabanı var ama aynı zamanda taze ve canlı bir enerjisi de. Hem sakinleştirici hem de canlandırıcı bir etkisi var. İnsan kendini fazla göstermeden özgüven kazanıyor; ince, abartısız.

Prada Paradigme, özgüveni merak olarak, başarıyı ise benzersiz olma özgürlüğü olarak yeniden tanımlıyor. Bu kavramı sen nasıl yorumluyorsun? Kendi yolculuğunu yansıtıyor mu?

TH: Bana göre parfüm sıkmak, evden özel ve özgüvenli çıkmanın en iyi yollarından biri. Benim için başarı, mutluluk ve dolu dolu bir hayat demek. Bir kokunun birine özgü hale gelmesini çok seviyorum. Yakın bir arkadaşım hep aynı parfümü kullanıyor; dışarıda o kokuyu duyduğumda aklıma hemen o dostum gelir.

Kimliğin sürekli bir hareket hâlinde olduğu fikrini parfüm de benimsiyor. Katılıyor musun? Kendi hayatında bunu nasıl görüyorsun?

TH: Kesinlikle. Hepimiz sürekli evriliyor, değişiyor, büyüyoruz. Sürekli hareket halinde olan biri olarak sabitlere sahip olmak hoşuma gidiyor. Prada Paradigme benim için kesinlikle bir sabit oldu. Onu çok seviyorum ve artık her yere yanımda götürüyorum.

“Ya başka bir yol varsa?” sorusu, Prada Beauty ile çıktığın bu yolculuktan beri sende nasıl bir iz bıraktı?

TH: O soru, “Ya başka bir yol varsa?”  gerçekten aklıma kazındı. Her şeyi sorgulatıyor, olaylara başka açılardan bakmanı sağlıyor. Kutunun dışında düşünmeye, mevcut düzene meydan okumaya teşvik ediyor. Hayatımın her alanında yapmaya çalıştığım bir şey bu.

Kokuya dair ilk hatıran nedir?

TH: Babam bana yılbaşı için bir parfüm almıştı. Asla unutamayacağın çünkü okulda crush olduğun bir kızdan kokuyla ilgili iltifat aldığımı hatırlıyorum. Çok iyi bir gündü.

O soru, “Ya başka bir yol varsa?”  gerçekten aklıma kazındı. Her şeyi sorgulatıyor, olaylara başka açılardan bakmanı sağlıyor. Kutunun dışında düşünmeye, mevcut düzene meydan okumaya teşvik ediyor. Hayatımın her alanında yapmaya çalıştığım bir şey bu.

Tom Holland

Koku hayatında ve kendini ifade etme biçiminde nasıl bir rol oynuyor?

TH: Açık konuşayım, çok fazla parfüm kullanan biri değilim. Abartsız şeyleri severim. Ama iyi bir kokunun fark yaratabileceğini düşünüyorum.  Bu, sanki… görünmez bir aksesuar gibi. İnsanların hemen fark etmediği ama sana özgünlük, özgüven katan bir katman. Paradigme bu açıdan çok ilginç; bazen taze ve enerjik, bazen sıcak ve huzurlu hissetmek istiyorum. Paradigme ikisini birden sunuyor.

Paradigme şişesi doldurulabilir şekilde tasarlandı. Prada Refill hakkında öğrendiğinde seni en çok ne şaşırttı?

TH: Ne kadar kolay olduğu! Karmaşık olacağından ve yanlış yapacağımdan endişelendim ama inanılmaz anlaşılabilir çıktı.

Bir oyuncu olarak bir film setinde seni en çok yaratıcılığa veya heyecana sürükleyen şey nedir?

TH: Benim için en sevdiğim şey, ortak bir amaç için yapılan işbirliği. Herkes filmi daha iyi hale getirmek için orada ve motivasyonu yüksek yaratıcı bir ekibin parçası olmak harika bir şey. 

Paradigme kampanyasını Thomas Vinterberg’in yöneteceğini öğrendiğinde ilk düşüncen ne oldu? Onunla çalışmak seni en çok ne konuda heyecanlandırdı?

TH: Thomas ve çalışmalarına hayranım, bu yüzden onunla çalışmak çok heyecanlandı. Hayal kırıklığına uğramadığımı söylemekten mutluluk duyuyorum. Beraber çalışmak büyük bir zevkti. 

Onunla işbirliği süreci nasıldı? Seni şaşırtan bir şey oldu mu?

TH: Thomas’ı inanılmaz derecede işbirlikçi buldum. Paradigme kavramı, geleneklere meydan okumak, kendi yolunu bulmak üzerine çok konuştuk. Dans etmemi ve bunu çocuksu bir  özgürlükle köklendirmemi teşvik etmesini çok sevdim. Yaş aldıkça daha fazla çekingen oluyoruz. Benim için film, bu engelleri bırakmak ve en iyi çocuk haline geri dönmekle ilgiliydi.

Paradigme kampanyası çekimi nasıldı? Özellikle aklında kalan bir an var mı?

TH: Çekim muhteşemdi. Harika bir ekip, olağanüstü yaratıcılarla doluydu ve genel olarak çok eğlenceliydi.

Kampanya senin çocukluk videolarından birini içeriyor. Bu fikir nasıl ortaya çıktı? Kendi anılarını projeye dahil etmek nasıldı?

TH: Bebeklik videomu dahil etme fikrine bayıldım çünkü kişisel ve teşvik ediciydi. Thomas [Vinterberg]  dans etmekten bahsettiğinde, insanların önünde dans ederken fazla düşündüğüm aklıma geldi. O videoyu çok seviyorum ve çalışırken sık sık aklıma geliyor, özellikle de beni biraz huzursuz eden bir şeye kendimi tamamen adamam gerektiğinde…. Annem hep “sadece kendin ol” derdi. Ben de düşündüm ki, neden o küçük çocuk filmde olmasın? Annem kaseti buldu ve böyle gelişti.

Kampanyada arkadaşlarınla yer aldığın bir akşam yemeği sahnesi de var. O sahnedeki atmosfer nasıldı?

TH: Thomas, sahnenin gerçek bir arkadaş buluşması gibi hissettirmesi gerektiğine inanıyordu. Ortam çok rahat ve doğaldı… bolca kahkaha ve güzel muhabbet vardı. Bizi biraz hazırlıksız yakalamak ve gerçek tepkilerimizi ortaya çıkarmak için birkaç konuşma başlığı verildi, ama bunun dışında diyaloglar tamamen doğaçlama gelişti. Thomas, kendimiz gibi davranmamızı ve sohbetin doğal akışına bırakmamızı gerçekten teşvik etti. Her şeyden konuştuk.

Paradigme kampanyasında içten bir dürüstlük hissi var. Onun gerçekten otantik olmasına ne kadar önem verdiğin görülüyor. Bunun senin için neden önemli olduğunu açar mısın?

TH: Yaptığım her şeyde otantik olmak benim için önemli. Bu yeni dijital çağda ekranların arkasına saklanmak çok kolay. Umarım bu film gerçekten kim olduğumu yansıtıyordur.

Hangi projelerde yer alacağını nasıl seçiyorsun?

TH: Yeni projeyi seçerken bir sürü farklı faktör var. Nadiren her kutuyu aynı anda tikleme şansı yakalarsın. O risk işin heyecanını yaratıyor.

Prada Paradigme kişisel deneyimi ve sürekli evrilen kimliği kucaklıyor. Bu, senin oyunculuk yaklaşımınla nasıl örtüşüyor? Öncekilerden farklı oynamak istediğin bir rol var mı?

TH: Paradigme’in, bu sürekli evrim ve deney yapma fikri benimle çok örtüşüyor. Bir aktör olarak hep kendimi zorlayacak, farklı karakterleri ve türleri keşfedecek yollar arıyorum.

Yönetmenliğe de ilgin olduğunu söyledin. Seni kameranın o tarafına çeken ne?

TH: Yönetmenlik, anlatıyı şekillendirmek, bir dünya kurmak, bir hikâyeyi hayata geçirmek demek. Beni en çok heyecanlandıran da bu. Gemiyi yönlendirmek ve sıfırdan bir şey yaratmak fikri.